Azize Tekla Konya bölgesinde dünyaya geldi ve ailesi saygıdeğer insanlar idiler. Annesi Teoklia zengin olmakla beraber putlara tapmaktaydı. Azize küçük yaşta iken ailesi onu önemli bir kişiliğe sahip olan Tamiri ile evlendirdiler. O dönemde Konya’ya Mesih İsa’nın öğrencilerinden biri olan Pavlos geldi. Mesih’in öğrencileri Tanrı’nın eğitisini insanlara yaymak ve onları eğitmek için göevliydiler. Öğrenci Pavlos Anadolu’nun ve Avrupa’nın bir çok şehrine gidiyor ve oralarda insanlara Tanrı’nın sözünü duyuruyordu. Yazdığı 14 mektup İncil’in içerisinde mevcuttur. Azize Pavlos’un eğitisini duyduğu zaman o kadar duygulandıki üç gün boyunca evinin camından Tanrı’nın kurtuluş sözlerini dinliyor ve başka hiçb ir şeyle ilgilenmiyordu. O zamanlar azize 18 yaşlarındaydı. Tamiris eşinin yalnızca Tanrı sözünü yayan Pavlos ile ilgilendiğini gördüğü zaman Pavlos’u cezalandırmak istedi. Bir çok kişiyi yanına alarak Pavlos’un bulunduğu yere gittiler. Pavlos’u yakalayarak bölgenin savcısına götürdüler. Orada Pavlos’u eğitisyle kocaları eşlerinden ayırmakla suçladılar. Böylece yargıç Pavlos’un cezasının kararlaştırılmasına kadar hapse atılmasını emretti. Azize Pavlos’a verilen cezayı öğrendiğinde hemen hapse giderek bekçilere altın ve pahalı eşyalar vererek Pavlos’a ulaşmayı başardı. Azize kimliğini açıkladıktan sonra Pavlos’tan onu Mesih İsa hakkında eğitmesini istedi. Aradan saatler eçmeden Tamiris eşinin hapishanede Pavlos’un yanında olduğunu öğrendi. Hemen yargıça giderek olanları anlattı. Bunun üzerine yargıç ikisini yargılamak için yanına çağırdı ancak yargıç herhangi bir suç bulamadığından onları cezalandırmadı. Bunun üzerine Tamiris’in toplamış olduğu halk ayaklanarak cezalandırılmalarını istedi. Azizenin annesi nefret içerisinde:
- Tekla’yı yakinki bütün kadınlar örnek alsınlar ve kocalarını terk etmemeyi öğrensinler.
Halktan korkan efendi azizenin yakılmasını emrettikten sonra Pavlos’un kamçılarla dövülmesini ve daha sonra şehirden kovulmasını emretti. Etrafta bulunan bazı çoçuklar azizenin yakılacağını duyduklarında odun ve tahta toplamaya gittiler. Daha sonra askerler azizenin elbiselerini çıkarttılar ve onu ateşe attılar. Aziz Tekla Mesih İsa adına acı çeken ilk kadın şehit olduğundan ona İlkşehit adı verilmiştir. Azize korkusuzca ateşin içine girdi. O anda gökler açılarak şiçşekler çakmaya yıldırımlar düşmeye başladı. Azizenin ölümünü izlemeye gelen bir çok kişi orada can verdi. Bunun üzerine Tanrı’ya şükreden azize hemen Pavlos’un yanına giderek onunla beraber yoculuğunda eşlik etti. Böylece azize Pavlos’un öğrencisi oldu. Tanrı’nın öğrencisinin bir diğer durağı Antakya idi. Orada Aleksandros adında zengin bir efendi yaşamaktaydı. Bu efendi azizeyi gördüğü zaman gücüne güvenerek azizeye saldırdı ve onu zorla öpmeye başladı. Azize cesaretle adamı iterek:
- Bırak beni Tanrı korkusu bilmez adam. Ben Konya’da zengin biriydim ve Tanrı yolunda yaşamak istediğim için beni oradan kovdular bu yüzden benden uzak dur.
Daha sonra azize adamın elbisesini çekerek yırttı. Aleksandros bu harekete o kadar sinirlendiki komutanlarından bir tanesi onu öldürmesi için emir verdi. Komutan azizeyi ölüm gününün belirlenmesi için Sezar’ın akrabası olan Trifena adında bir kadına teslim etti. Bu kadın saygıdeğer bir insandı ve kısa bir zaman önce kızı vefat etmişti. Azizeyle konuştukça onu kızı gibi hissediyor ondan ayrılmak istemiyordu. Üç gün sonra Aleksandros’un emriyle askerler azizeyi alarak Antakya tiyatrosuna işkence yapmaya götürdüler. Trifena hiç bir şeye aldırmadan sanki kendi kızıymış gibi ağlayarak azizeyi arkadan takip ediyordu. Stada vardıklarında askerlerden bir tanesi azizeyi aç bir aslanın önüne attı ama aslan Tanrı isteği ile sakinleşerek saygı gösterisi olarak azizenin yanına gitti ve ayaklarını yaladı. Bu gösteriyi izleyen halk hemen hristiyan oldu ve azizeye saygı duydular. Böylece Trifena stada girerek azizeyi aldı ve tekrar evine götürdü.
Anı gece Trifena’nın vefat etmiş olan kızı ona rüyasında görünerek şunları söyledi:
- Anneciğim Tekla’yı kızınmış gibi sev çünkü o benim Haklılar mekanına konulmamı isteyebilir.
Trifena korku içerisinde uyanarak azizeye şunları söyledi:
- Tekla kızım lütfen kızımın ruhu için dua et çünkü bu onun isteğidir.
Aziz Tekla kadının bu isteğine uyarak Tanrı’ya kızının ruhunun cennete kabul edilmesi için dua etti. Bir diğer yandan Aleksandros’un nefreti bir türlü bitmek bilmiyordu. Bir kez daha tutuklanarak vahşi hayvanların arasına atılmasını emretti. Kısa bir zaman önce azizeye zarar vermeyen aslan azizeyi bu seferde mucizevi bir şekilde kendisi korudu. Ayı azizeyi öldürmek için saldırdığında aslan ayıya saldırarak öldürdü. Başka hangi hayvanda azizeye saldırıyorduysa aslan onları kovuyordu. Daha sonra azizeyi vahşi boğalara ettılar ancak bir kere daha hayvanlar azizeye dokunmadılar. Gördüklerine çok sinirlenen Aleksandros azizenin yırtıcı balıkların bulunduğu bir göle etılmasını emretti. Azize suya etılırken şunları söyledi:
- Baba Oğul ve Kutsal Ruh adına bu sularda vaftiz oluyorum. Bu benim günahlarımın bağışlanması için ve sonzuz hayata kavuşmam için.
Böylece hiç bir zaman vaftiz olmamış olan azize vaftiz olarak hristiyan oldu. İnancı sayesindede Tanrı bunu kabul etti. Trifena bütün bu mucizeleri gördüğünde kendinden geçerek bayıldı. Aleksandros Sezar’ın akrabası olan Trifena’nın başına gelenleri Sezarın öğrenmesinden korktuğu için azizeyi serbest bıraktı. Böylece azize memleketine dönerek Hristiyanlığı eğitmeye başladı. Kocası Tamiris vefat etmiş annesi ise hayattaydı. Annesinin taş kalbini yumuşatmak ve Mesih’i annesine her ne kadar anlatmaya çalıştıysada tüm çabaları boşunaydı. Bunu üzerine şehrinden ayrılan azize bir çok şehire giderek Tanrı sözünü insanlara duyurdu ve bir çok putperest Gerçek Tanrı’ya inanarak vaftiz oldular. Azize Tekla kilisemiz adına büyük bir iş yaptığından kilisemiz onu Mesih’in öğrencileriyle eş değere getirdi. Azize bir gün bir yolu takip ederken Selefkias bölgesindeki Kalamon dağına vardı. Bunun Tanrı isteği olduğunu anlayarak kendine bir mağara bularak orada dua ve oruçla yaşamaya başladı. Bir çok insan ona gelerek öğüt alıyordu azizede onları sevgiyle eğitiyordu. Tanrı azizeye insanları iyileştirme özelliği verdiğinde azize bir çok hastayı tedavi etti. Aralarında körler sakatlar ve daha bir çoğu bulunmaktaydı. Putperestler azizenin Tanrıça artemisin elçisi olduğunu zannettiler. Hatta akılsızlar azizenin yaptığı mucizelerin tanrıçadan olduğunu sandılar onu kıskandıkları içinde bazı gençlere para ödeyerek azizenin temiz ruhunu bozmak istediler. Azize gençleri gördüğü zaman olacakları anladı ve onu koruması için Tanrı’ya dua etti. Duasının ardından mağaranın içindeki bir taş ikiye yarılarak azizenin bedenini yarısına kadar kapladı gençler ise şaşkın bir halde şehirlerine geri döndüler. Azize 90 yaşında gözlerini kapadı. Azize Tekla’nın yortusu kilisemiz tarafından 23 Eylülde anılmaktadır.
- Tekla’yı yakinki bütün kadınlar örnek alsınlar ve kocalarını terk etmemeyi öğrensinler.
Halktan korkan efendi azizenin yakılmasını emrettikten sonra Pavlos’un kamçılarla dövülmesini ve daha sonra şehirden kovulmasını emretti. Etrafta bulunan bazı çoçuklar azizenin yakılacağını duyduklarında odun ve tahta toplamaya gittiler. Daha sonra askerler azizenin elbiselerini çıkarttılar ve onu ateşe attılar. Aziz Tekla Mesih İsa adına acı çeken ilk kadın şehit olduğundan ona İlkşehit adı verilmiştir. Azize korkusuzca ateşin içine girdi. O anda gökler açılarak şiçşekler çakmaya yıldırımlar düşmeye başladı. Azizenin ölümünü izlemeye gelen bir çok kişi orada can verdi. Bunun üzerine Tanrı’ya şükreden azize hemen Pavlos’un yanına giderek onunla beraber yoculuğunda eşlik etti. Böylece azize Pavlos’un öğrencisi oldu. Tanrı’nın öğrencisinin bir diğer durağı Antakya idi. Orada Aleksandros adında zengin bir efendi yaşamaktaydı. Bu efendi azizeyi gördüğü zaman gücüne güvenerek azizeye saldırdı ve onu zorla öpmeye başladı. Azize cesaretle adamı iterek:
- Bırak beni Tanrı korkusu bilmez adam. Ben Konya’da zengin biriydim ve Tanrı yolunda yaşamak istediğim için beni oradan kovdular bu yüzden benden uzak dur.
Daha sonra azize adamın elbisesini çekerek yırttı. Aleksandros bu harekete o kadar sinirlendiki komutanlarından bir tanesi onu öldürmesi için emir verdi. Komutan azizeyi ölüm gününün belirlenmesi için Sezar’ın akrabası olan Trifena adında bir kadına teslim etti. Bu kadın saygıdeğer bir insandı ve kısa bir zaman önce kızı vefat etmişti. Azizeyle konuştukça onu kızı gibi hissediyor ondan ayrılmak istemiyordu. Üç gün sonra Aleksandros’un emriyle askerler azizeyi alarak Antakya tiyatrosuna işkence yapmaya götürdüler. Trifena hiç bir şeye aldırmadan sanki kendi kızıymış gibi ağlayarak azizeyi arkadan takip ediyordu. Stada vardıklarında askerlerden bir tanesi azizeyi aç bir aslanın önüne attı ama aslan Tanrı isteği ile sakinleşerek saygı gösterisi olarak azizenin yanına gitti ve ayaklarını yaladı. Bu gösteriyi izleyen halk hemen hristiyan oldu ve azizeye saygı duydular. Böylece Trifena stada girerek azizeyi aldı ve tekrar evine götürdü.
Anı gece Trifena’nın vefat etmiş olan kızı ona rüyasında görünerek şunları söyledi:
- Anneciğim Tekla’yı kızınmış gibi sev çünkü o benim Haklılar mekanına konulmamı isteyebilir.
Trifena korku içerisinde uyanarak azizeye şunları söyledi:
- Tekla kızım lütfen kızımın ruhu için dua et çünkü bu onun isteğidir.
Aziz Tekla kadının bu isteğine uyarak Tanrı’ya kızının ruhunun cennete kabul edilmesi için dua etti. Bir diğer yandan Aleksandros’un nefreti bir türlü bitmek bilmiyordu. Bir kez daha tutuklanarak vahşi hayvanların arasına atılmasını emretti. Kısa bir zaman önce azizeye zarar vermeyen aslan azizeyi bu seferde mucizevi bir şekilde kendisi korudu. Ayı azizeyi öldürmek için saldırdığında aslan ayıya saldırarak öldürdü. Başka hangi hayvanda azizeye saldırıyorduysa aslan onları kovuyordu. Daha sonra azizeyi vahşi boğalara ettılar ancak bir kere daha hayvanlar azizeye dokunmadılar. Gördüklerine çok sinirlenen Aleksandros azizenin yırtıcı balıkların bulunduğu bir göle etılmasını emretti. Azize suya etılırken şunları söyledi:
- Baba Oğul ve Kutsal Ruh adına bu sularda vaftiz oluyorum. Bu benim günahlarımın bağışlanması için ve sonzuz hayata kavuşmam için.
Böylece hiç bir zaman vaftiz olmamış olan azize vaftiz olarak hristiyan oldu. İnancı sayesindede Tanrı bunu kabul etti. Trifena bütün bu mucizeleri gördüğünde kendinden geçerek bayıldı. Aleksandros Sezar’ın akrabası olan Trifena’nın başına gelenleri Sezarın öğrenmesinden korktuğu için azizeyi serbest bıraktı. Böylece azize memleketine dönerek Hristiyanlığı eğitmeye başladı. Kocası Tamiris vefat etmiş annesi ise hayattaydı. Annesinin taş kalbini yumuşatmak ve Mesih’i annesine her ne kadar anlatmaya çalıştıysada tüm çabaları boşunaydı. Bunu üzerine şehrinden ayrılan azize bir çok şehire giderek Tanrı sözünü insanlara duyurdu ve bir çok putperest Gerçek Tanrı’ya inanarak vaftiz oldular. Azize Tekla kilisemiz adına büyük bir iş yaptığından kilisemiz onu Mesih’in öğrencileriyle eş değere getirdi. Azize bir gün bir yolu takip ederken Selefkias bölgesindeki Kalamon dağına vardı. Bunun Tanrı isteği olduğunu anlayarak kendine bir mağara bularak orada dua ve oruçla yaşamaya başladı. Bir çok insan ona gelerek öğüt alıyordu azizede onları sevgiyle eğitiyordu. Tanrı azizeye insanları iyileştirme özelliği verdiğinde azize bir çok hastayı tedavi etti. Aralarında körler sakatlar ve daha bir çoğu bulunmaktaydı. Putperestler azizenin Tanrıça artemisin elçisi olduğunu zannettiler. Hatta akılsızlar azizenin yaptığı mucizelerin tanrıçadan olduğunu sandılar onu kıskandıkları içinde bazı gençlere para ödeyerek azizenin temiz ruhunu bozmak istediler. Azize gençleri gördüğü zaman olacakları anladı ve onu koruması için Tanrı’ya dua etti. Duasının ardından mağaranın içindeki bir taş ikiye yarılarak azizenin bedenini yarısına kadar kapladı gençler ise şaşkın bir halde şehirlerine geri döndüler. Azize 90 yaşında gözlerini kapadı. Azize Tekla’nın yortusu kilisemiz tarafından 23 Eylülde anılmaktadır.
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου
Σας ευχαριστούμε.
Σημείωση: Μόνο ένα μέλος αυτού του ιστολογίου μπορεί να αναρτήσει σχόλιο.