Αναζήτηση αυτού του ιστολογίου

Κυριακή 4 Νοεμβρίου 2018

Luka’nın 5. Pazarı





Korintliler 12. Bölüm

27Sizler Mesih’in bedenisiniz, ayrı ayrı da bu bedenin üyelerisiniz. 28Tanrı, inanlılar topluluğunda başta elçileri, ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri, ardından mucize yapanları, hastaları iyileştirme gücü olanları, başkalarına yardım edenleri, yönetme yeteneği olanları ve çeşitli dillerde konuşanları atadı. 29Hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapar mı? 30Hepsinin hastaları iyileştirme gücü var mı? Hepsi bilmediği dillerde konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi? 31Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi de size en iyi yolu göstereyim.

Korintliler 13. Bölüm
Eğer insanların ve meleklerin dilleriyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bir bakır ya da çınlayan bir zilden farkım olmaz. 2Eğer peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem ve her türlü bilgiye sahip olsam, eğer dağları yerinden oynatacak kadar büyük bir imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. 3Eğer bütün malımı sadaka olarak dağıtsam ve bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı yoktur.
4Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. 5Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. 6Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir. 7Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır.
8Sevgi asla son bulmaz. Ama peygamberlikler ortadan kalkacak, diller sona erecek, bilgi ortadan kalkacaktır.

Luka 16. Bölüm
19«Zengin bir adam varmış. Mor renkli ve ince ketenden giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirmiş. 20–21Buna karşılık, her tarafı yara içinde olup bu zenginin kapısının önüne bırakılan Lazar adında yoksul bir adam, zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atarmış. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalarmış.
22«Bir gün yoksul adam ölmüş, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürmüşler. Sonra zengin adam da ölmüş ve gömülmüş. 23Ölüler diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı görmüş. 24`Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslenmiş. `Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’
25«İbrahim, `Oğlum’ demiş, `yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. 26Üstelik, sizinle bizim aramıza öyle büyük bir uçurum yerleştirilmiştir ki, ne buradan size geçmek isteyenler geçebilir, ne de oradan kimse bize geçebilir.’
27«Zengin adam şöyle demiş: `Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar’ı babamın evine gönder. 28Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.’
29«İbrahim, `Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler’ demiş.
30«Zengin adam, `Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!’ demiş. `Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler.’
31«İbrahim ona, `Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar’ demiş.»

İncil Açıklaması

Bugün okunan ve zengin adam ile yoksul Lazar ile ilgili İncil bölümü, insanı ölümü anında inen o perdeyi açmaktadır. Eskiden insanlar ölümün manzarası karşısında korku ve dehşetle dururlardı.

İnsanı tehdit eden ve kaçınılmaz bir son olan ölümün ardından neler geleceğini öğrenmeye uğraşırlardı. Ama bu sorunu cevabını bulmakta acizlerdi. Tanrısal buluşlar onlara bu konuda yardım etti. Hıristiyan kişi bugün, insan varlığının ölümle sona ermediğini bilmektedir. Aksine ölümün, yeryüzündeki hayatımıza benzemeyen başka bir hayata geçiş olduğunu bilir. Beden nasıl ki topraktan alındıysa er veya geç onu oluşturan unsurlara dönüşür. Oysa ölümsüz olan ve yeryüzünde misafir bulunan nefis kimsenin bilemeyeceği bir saatte geri gelecektir. (Matta 24:36) Ve ölüler dirilince bozulmuş olan bedenle, bozulmamış hale gelecek ve ruhlarıyla birleşerek sonsuz yeni bir hayata başlarlar. Bazılarını hayatı, göksel babanın krallığında mutlu bir yaşam olur bazılarının ki de Allah’tan uzak bir halde, bedensel hayatta yapmış olduğu kötülükler ve iyiliklere göre karşılığını alır(2.Korin 5:10)

Böylece yeryüzündeki hayatımız kısa ömürlü bir okul gibidir, bizi göksel krallıktaki ebedi hayata hazırlar. Zengin bir adam vardı. Bollukta yaşıyor istediğini yiyip içiyor sevinç ve mutluluk içindeydi. Ve bu adamın kapısında duran yoksul kimsesiz ve hakir görülen Lazar adında insan vardı. Öyle bir halde idi ki, zengin adamın sofrasından kalan artıklarla doymayı ümit ederdi. Ama hangi insan sevincin daimi ve acıların sürekli olmadığını bilmez? Bu fakir insan öldü ve melekler onu Hz.İbrahim’in kucağına taşıdı, yani göksel saadeti hak etti. Ve zengin adam da öldü ve defnedildi. Ve sanki uykudaymış gibi uyandı ve kendini hayatta iken yaşadığı yaşama benzemeyen bir halde gördü. Dayanılmaz ve yakıcı bir ateşle kavrulmakta idi. Gözlerini yukarıya kaldırdığında, Lazar’ı Hz. İbrahim’in kucağında cennette görür ve kendi kendine her şey nasıl değişti diye söylenir. Ama tecrübe zamanı geçti ve tövbe kapısı kapandı ve cesaret onu, yaşamda iken kötü davrandığı Lazar’a yönelip, Hz. İbrahim’den onu göndermesini ve bir damla su ile yanmakta olan dilini soğutmasını veya hayatta iken başkalarından esirgediği o kırıntıyı vermesini talep etmeye muhtaç ediyordu. Fakat bu mümkün değildi. Kötülükler diyarı ile cennet arasında sabit ve muazzam bir uçurum vardı, iletişim mümkün değildi. Her şey sona erdi. Resul Yakup’un dediği gibi yargı merhamet göstermeyene

karşı, merhametsizdir. Merhamet yargıya galip gelir (Yakup 2:13). Bunun aksi, ne mutlu merhametli olanlara çünkü onlara merhamet bulunacaklar(Matta5:7)
Zengin adam daha sonra kardeşlerini hatırladı. Ve Hz. İbrahim’den kardeşlerinin bu gibi kötü bir azaba düşmemeleri için onları uyarmasını istedi. Zengin adam bu isteğinde de görünen o ki geç kalmıştı. Kaldıki onlar bu konuda Hz. Musa ve diğer peygam-berler tarafından uyarılmıştı. Ama zengin adama bütün bunlar anlaşılan kafi gelmedi ki Hz. İbrahim ona şöyle cevap verdi. Rabbin sözlerini duymamak için kulaklarını sağırlaştırmış olan, insanlar, ölülerden biri dirilirse dahi aynı vaziyette kalırlar.

Bugün dinlediğimiz bu meselede, Lazar’ın bazı eziyetleriyle üstün tutulduğu anlaşılmasın. Zengin adamın eksik olan tarafı iyilik veya adil olmayan yollarla yaşam sürmesi idi. Kaldı ki fakirlikte bir meziyet olmadığı gibi, zenginlikte ayıp değildir. Allah nazarında önemli olan, insanın sahip olduğu Allah vergisi nimetleri nasıl kullandığıdır. Bu nimetler maddi veya manevi nimetler olsun bir şey fark etmez. Ayrıca tanrı nezdinde önemli olan diğer bir şey, insanın haçını nasıl taşıyıp acılara katlandığıdır.

Bu nedenle zengin adam, zengin olduğu için değil bu zenginliğini başkalarını görmezlikten gelerek kullandı ve yalnız kendi benliğini sevdi . Öteki hayatı düşünmedi. Bu nedenle öteki dünyada sırtı çıplak fakir bir halde oldu. Bütün sahip olduğu şeyler dünyada kaldı. Aynı şekilde fakir Lazar göksel egemenliği haketti. Ama fakir olduğu için değil, zira kucağına yaslandığı Hz. İbrahim hayatta iken çok zengin bir insandı. Ama fakir adam hayatta iken bütün acılara ve zorluklara sabırla katlandı ve bu haline isyan etmedi. Böylelikle hazinesini göklerde biriktirdi(Matta:20 Ve onun yaralarını yalayıp ona iyilik yapan hayvanlara teşekkür ediyor gibi görünüyordu çünkü o hayvanların da yaşaması için onun gibi yiyeceği ihtiyacı vardı.

O halde sevgili kardeşlerim, yaptıklarımız için her zaman kendi kendimize hesap soralım ve bu ikisinden hangisine benzemek istediğimizi düşünelim :Sabırlı ve kanaatkar , öfkelenmeyen Lazar mı, yoksa zengin ve bencil ve merhametsiz ve şefkatsiz zengin adam mı?

Metropolit Pavlus Yazıcı

Δεν υπάρχουν σχόλια: